ACABA DEPREME HAZIR MIYIZ?
Bilindiği üzere Türkiye bir deprem ülkesidir. Deprem, Türkiye'de görülen en önemli afet türüdür. Önemi diğer afetlere göre etki alanının geniş olması, can ve mal kayıplarının fazla olmasından ileri gelmektedir. Türkiye yüzölçümünün % 96'sı, nüfusunun % 99'unun deprem riski altında olması, beşeri ve ekonomik faaliyetler açısından depremin önemini artırmaktadır.
Ülke topraklarımızın yüzde 66`sı 1. ve 2. derecede deprem bölgesinde yer almakta, nüfusu bir milyonun üzerindeki 11 büyük kent, ülke nüfusunun ise yüzde 70`i ve büyük sanayi tesislerinin yüzde 75`i deprem tehlikesi altındadır. TÜİK verilerine göre ülkemizde 20 milyon civarında yapı bulunmaktadır. Bu yapıların yüzde 60`ının 20 yaş ve üzerinde bulunduğu, büyük oranda ruhsatsız ve niteliksiz olduğu, mühendislik hizmeti almadan veya kısmen alarak ve yapı denetimi olmadan üretildiği, pek çoğunun güçlendirilmesi gerektiği, yine kayda değer ölçüde yapının yıkılarak yeniden yapılmasının zorunluluk olduğu bilinmektedir.
Ülkemiz, depremin yol açtığı yıkımdan değişik düzeyde etkilendi. İnsanlarımız canından çok sevdiği yakınları yitirdi; malını mülkünü kaybetti; ülke ekonomimiz etkilendi. Her deprem toplumsal hafızamıza kazındı ve bütün olumsuz sonuçlarıyla orada kaldı. Olası bir depremden sonra yaşanan olumsuz sonuçlar, sadece yapıların yapım sürecindeki yetersizliklerden değil, kentsel alanları planlama ve uygulamadaki yetersizliklerden, deprem öncesi, anında ve sonrasında yapılması gereken faaliyetlerin gerektiği gibi yapılmamasından kaynaklanmaktadır.
Deprem bir doğa olayıdır, ancak depremin yıkıcı sonuçları kader değildir. Depreme dayanıklı yapılar; mühendislerce doğru tasarlanan, projede öngörülen miktar ve kalitede yapı malzemesi kullanılan, başından sonuna kadar yasa ve yönetmenliklere uygun olarak denetlenen, inşaat sürecinde çalışan herkesin eğitimli olduğu, fen ve sanat kurallarına uygun inşa edilen yapılardır. Başta mühendislik bilimi olmak üzere, bilimsel ve teknolojik gelişmeler depreme karşı önlemler alınabileceği, depremin yıkıcı etkisinin azaltılabileceği göstermektedir. Bunu başarmış ülkeler var olup, büyük depremler yaşanmış fakat insanlar etkilenmemiştir.
Yerleşim alanlarında depreme hazırlık önlemleri kapsamında, mevcut fiziksel yapılarda deprem tehlikesinin ve riskinin belirlenmesi, afet senaryolarına göre hasar görebilirlik çalışmalarının yapılması, elde edilecek veriler ışığında da yerleşim ve yapı ölçeğinde stratejik planların geliştirilmesi ve bu planların uygulanması gereklidir. Depreme karşı güvenlikli kentler ve yapılar oluşturmak, olası deprem zararlarını azaltmak için; kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri arasında bir iş paylaşımına gidilerek gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Kentsel alanlarda hasar görebilirliği azaltmak için alınması gereken önlemler hakkında halka yönelik etkin bilgilendirme ve eğitim programları uygulanmalıdır. Unutmamalıyız ki insan hayatı her şeyden değerlidir.
Dr.Yük.Müh.Musa TUNCAY
musa_tuncay@yahoo.com
Videolar için YouTube kanalımıza abone olmayı unutmayın!
BUNLARA DA BAKABİLİRSİNİZ
- 0SEVDİM
- 0ALKIŞ
- 0KOMİK
- 0İNANILMAZ
- 0ÜZGÜN
- 0KIZGIN
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.